1. çalışmak bizlere hep, beden gücü ile zorunlu bir eylem olarak dayatıldığı için hep korkutucu bir şey gibi gelmiştir. bundan dolayı da hangi işi yaparsak yapalım, o işi düzgün yapmaktan çok kaytarmaya kafa yormuşuzdur. hatta bu alanda dünyaya nam salmışızdır.

    oysaki insanın hayatta mutlu olması için freud iki şey gerekli der, çalışmak ve sevmek. maalesef ki biz ikisini de beceremiyoruz. sevmeyi başka bir konuya bırakırsak, çalışmak lazım, hem de çok çalışmak. kimimiz üniversite de kafa patlatmalı, kimimiz emanet ettiğimiz çocuğumuzu eğitmeli, kimimiz yeni taşındığımız evimizi boyamalı, kimimiz
    ise içtiğimiz çayı deminde getirmeli. ama işini sevmeli, doğrusu ona seveceği işi keşfetme imkanı tanımalı, mühendis, doktor çıkar diye sayısala gitmesi dayatılmamalı.

    bir de en önemli nokta, yaptığı işin, çalışmanın karşılığını hakkıyla vermeli. babamızın lafıyla işçinin teri kurumadan parasının eline vermeli. ben ne adamlar gördüm günde 12 saat çalışıp, yüzünden tebessüm eksilmiyordu. neden çünkü çalıştığı patronu hak ettiğini fazlasıyla veriyordu ve o da işini hakkıyla yapıyordu.

    sözün özü, çalışmak şart, sevmek şart yeter ki hakkıyla yapalım.